expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

24 Kasım 2017 Cuma

New York, Amerika


























Ve son durağımız olan New York'tayız...
 New York'a geldiğimizde fark ettik ki şehir gerçekten çok kalabalık bu yüzden haritadan bulduğumuz yerlere giderken harcayacağımız süre artıyordu ve kiraladığımız aracın son gününe gelmiştik, bu yüzden ilk işimiz aracı şirketin New York'taki şubesine götürmek oldu. Aracın her yerini kontrol ettiler, hiçbir sorun yoktu ve aracı zamanında teslim ettiğimiz için 980 Dolar olan ücretten 100 Dolar indirim yapıldı ardından araçtan ayrılıp Manhattan'a gitmek için otobüse bindik.
Manhattan'a gelir gelmez ilk işimiz yeni çıkmış olan Iphone 7'den bir tane daha almak için Apple Store'ye gitmek oldu.


APPLE STORE

Apple Store 5 th Avenue
Fifth Avenue'da olan Apple Store'a gittiğimizde içeride çok fazla sıra vardı ancak arkadaşımın online randevusu olduğu için çok fazla beklemedik, arkadaşım sipariş ettiği telefonunla beraber bir tane daha aldı ve ben de Philadelphia'dan aldığım telefondan sonra 2.sini de buradan aldım. Iphone 7 128 GB Jet Black'i 749 Dolar + vergiyle 815 Dolar'a aldım.




Apple Store 5 th Aveneu


KONAKLAMA


Valizlerimizden kurtulup şehri gezmemiz için hemen konaklayacağımız otele gitmemiz gerekiyordu.

Konaklama ücretleri çok pahalıydı biz de Manhattan bölgesinde yer alan Broadway Caddesi üzerinde 4 kişi için 2 geceliğine 200 Dolar'a bulduğumuz Days Inn Hotel'e gittik.
Otel çok yüksekti ve asansörle küçücük olan odamıza ulaştık, 
valizlerimizi bırakıp biraz dinlendikten sonra otelden ayrıldık.



Days Inn Hotel , 94th Street


CADDELER



Ahmet Davutoğlu'nun Medeniyetler ve Şehirler kitabında New York'un yüksek binalarına yaptığı vurguyu şehre girer girmez hissetmeniz mümkündür.
Bu yüksek binalardan bir tanesini bakmak için başımı neredeyse sırtıma doğru 90 derece kaldırdım ve binanın sonunu anca öyle görebildim; bir diğerine de bakarken binanın son katlarının havada oluşan siste kaybolduğuna şahit oldum.


Ayrıca caddelerde gezerken aklınıza gelebilecek bütün dünya markalarını rahatlıkla görebilirsiniz.








TİMES SQUARE

Times Square Meydanı West 42. Cadde'nin Broadway ve Seventh Avenue ile kesiştiği kavşak ve etrafındaki alandır. 
Times Square Meydanı  Kesin sınırları olmamakla birlikte aşağı yukarı doğuda Sixth Avenue, batıda Eighth Avenue, güneyde 40. Cadde ve kuzeyde 53. Cadde'dedir.

Filmlerde gördüğüm ışıl ışıl Times Square Meydanı'na geldiğimizde gerçekten çok heyecanlıydım. O heyecanla fotoğraf ve video çektikten sonra hemen oradaki insanların oturduğu merdivende bir müddet oturduktan sonra saatin geç olmasından dolayı oradan ayrıldık ve otele giderken yol kenarlarında çok fazla Pakistanlı (?) dürüm tarzı helal yiyecekler satan insanlar gördük.

Otele gittik ve Amerika'da son gecemiz olan 2 Ekim'de otelde uyuduk sabah olunca da bir Azeri arkadaşımla beraber valizlerimizi alıp Brooklyn Bridge için otelden ayrıldık. Diğer 2 arkadaşımızın uçuş tarihleri bizimkinden farklı olduğu için onlar otelde kaldı.


Yolda giderken bir kaç tane sokak gösterisi izlemeye imkanımız oldu ve bazı yapıları gözlemledim. Binaların çoğunda ufaklı büyüklü heykeller vardı, hatta bazılarında o kadar çok heykel vardı ki onları oraya nasıl yaptılar diye düşünmeye başlamıştım.



BROOKLYN BRIDGE


Ve Amerika maceramızın son durağı olan New York'ta son ziyaret noktamız Brooklyn Bridge'e valizlerimizle geldik.
Köprü gerçekten kalabalıktı ve belirli aralıklarla hediyelik eşyalar satan insanlar vardı bununla birlikte bisiklet yolu da mevcuttu köprüde.

Azeri arkadaşımın önceden fotoğraf çektirdiği bir fotoğrafçı vardı köprüde, onun yanına gittik ve arkadaşım fotoğraf çektirmeye başladı. Normalde bir tane fotoğrafın ücreti 10 Dolar'dı ancak sayı arttıkça fiyat düşüyordu. Fotoğrafı çektikten sonra size gösteriyor ve hangilerini beğenirseniz onları size mail yoluyla gönderiyordu. Ben de sırf fotoğraf çeken adamın kibarlığından dolayı bir tane fotoğraf  çektirmek istedim ve adam işini gayet iyi yapıyordu.
Fotoğrafı Çeken Fotoğrafçı



Bedeli 10 Dolar Olan Fotoğraf



Ve uçuş saatimizden 5 saat önce Brooklyn Bridge'den ayrılıp bulduğumuz ilk kafe olan Starbucks'ta kahve içerken dinlenmeye başladık.
O anki atmosfer çok hoştu, sessiz ve sakin bir şekilde Amerika'da son saatlerimizi geçiriyorduk...

Yarım saat sonra kafeden çıktık ve arkadaşımın havalimanı farklı olduğu için orada selamlaşıp ayrıldık ve ben havalimanına doğru yola koyuldum ancak yol uzun ve çok karışıktı. Yolda adres sorduğum Müslüman bir aile bana yardımcı oldu ve benimle tren istasyonuna kadar 15-20 dakika boyunca yürüdüler. Ardından trene binip havalimanına ulaştım ve güvenlik noktalarından pasaport kontrol işlemlerini halledip geçtim.


HAVALİMANINDA UNUTAMADIĞIM BİR OLAY


Kontrol noktalarından geçtikten sonra yanlışlıkla güvenlik alanından çıktım ve yanıma gelen güvenliğe , tepkisini gerçekten merak ettiğim için, ' Ben Müslüman'ım ve ibadet için yer arıyordum' dedim. Zenci ve Hristiyan olan kadın güvenlik telsizden anons geçip havalimanında, onların dilinde, meditasyon merkezi var mı diye sormaya başladı ve benimle havalimanında 15-20 dakika boyunca yürüdü. Yer olmadığını telsizden söylediler ve kadın güvenlik de bana '  Üzgünüm ama havalimanında ibadet etmek için yerimiz yokmuş ancak şuradaki kafelerin orada musait gördüğün herhangi bir yerde ibadetini yapabilirsin dedi ve yanımda ayrıldı. 10-15 dakika sonra güvenlik noktasından tekrardan geçmek için geri döndüm ve kadın güvenlik hemen oradaydı, yanına gidip çok teşekkür ederim dedim ve kadın o kadar kibar ve enerjik bir ifadeyle 'Rica ederim' dedi ki o ses tonlamasını hala unutamadım.


Ardından uçağa binip İstanbul'a geldim, 105 gün boyunca yabancı insanlarla farklı bir ülkede olup yabancı bir dilde hayat sürdürdükten sonra kendi ülkeme gelip Türkçe duymaya başlayınca kendimi o kadar tuhaf hissettim ki anlatamadım.

Güzel insanlarla çok güzel bir 105 gün geçirdim ve bunun etkisi aralıksız üzerimden 5 ay boyunca geçmedi, ayrıca ilk yurtdışı deneyimim olan Amerika'dan sonra en büyük hobimin farklı ülkelere seyahat edip, farklı kültürlerde farklı insanlar tanımak olduğunu öğrendim.
Amerika'ya gitmeden önce kafamda çok fazla soru işareti vardı ancak ilk adımı atınca her şey gerçekten çok daha kolaymış...

Bu yaz tekrardan  Amerika'ya gitmek için işlemlere başladım, umuyorum ki çok daha güzel bir Amerika macerası biriktireceğim ve bu sefer bambaşka olacak çünkü ilk acemiliğimi üzerimden atmış olarak orada olacağım.

Son bir söz söyleyip Amerika yazımı burada bitireceğim:
Eğer kafanızda yapmak istediğiniz bir hayaliniz ya da bir eyleminiz varsa hemen şimdi yapın; ne bir gün sonra ne de bir yıl sonra, hemen şimdi yapın çünkü ''Bu hayat hiçbir şeyi erteleyecek kadar uzun değildir...''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ZÜRİH, İSVİÇRE

  6 Farklı ülkeli Avrupa turumun 5. rotası olan Zürih, İsviçre ! Zürih İsviçre'nin en büyük kentidir. 2018 yılında Zürih Belediyesinde n...