expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

29 Kasım 2017 Çarşamba

Youtube Videoları


Münih BMW Müzesi'ne Gidip Mini Cooper Kullandım - Munich, Germany






The Magic Fountain of Montjuic  1080p HD - Barcelona







Street Musicians - Lisbon, Portugal - HD 




Bir İsviçre Manzarası || Lindenhof, Zurich - Swiss 




El Hamra Sarayı, Gırnata - Mirador San Nicolas Tepesi'nden 






Niagara Falls - Amerika - HD







Üsküp -  Makedonya - HD






How To Make Pizza - Virginia Beach, America





Street Shows - Barcelona , Spain





After The Attack - Barcelona, Spain




Street Shows - Venice, Italy





Venice, Italy




Amsterdam, Netherlands





Eiffel Tower - Paris, France




Streetlife Festival - Munich, Germany





Street Shows - Barcelona , Spain




24 Kasım 2017 Cuma

New York, Amerika


























Ve son durağımız olan New York'tayız...
 New York'a geldiğimizde fark ettik ki şehir gerçekten çok kalabalık bu yüzden haritadan bulduğumuz yerlere giderken harcayacağımız süre artıyordu ve kiraladığımız aracın son gününe gelmiştik, bu yüzden ilk işimiz aracı şirketin New York'taki şubesine götürmek oldu. Aracın her yerini kontrol ettiler, hiçbir sorun yoktu ve aracı zamanında teslim ettiğimiz için 980 Dolar olan ücretten 100 Dolar indirim yapıldı ardından araçtan ayrılıp Manhattan'a gitmek için otobüse bindik.
Manhattan'a gelir gelmez ilk işimiz yeni çıkmış olan Iphone 7'den bir tane daha almak için Apple Store'ye gitmek oldu.


APPLE STORE

Apple Store 5 th Avenue
Fifth Avenue'da olan Apple Store'a gittiğimizde içeride çok fazla sıra vardı ancak arkadaşımın online randevusu olduğu için çok fazla beklemedik, arkadaşım sipariş ettiği telefonunla beraber bir tane daha aldı ve ben de Philadelphia'dan aldığım telefondan sonra 2.sini de buradan aldım. Iphone 7 128 GB Jet Black'i 749 Dolar + vergiyle 815 Dolar'a aldım.




Apple Store 5 th Aveneu


KONAKLAMA


Valizlerimizden kurtulup şehri gezmemiz için hemen konaklayacağımız otele gitmemiz gerekiyordu.

Konaklama ücretleri çok pahalıydı biz de Manhattan bölgesinde yer alan Broadway Caddesi üzerinde 4 kişi için 2 geceliğine 200 Dolar'a bulduğumuz Days Inn Hotel'e gittik.
Otel çok yüksekti ve asansörle küçücük olan odamıza ulaştık, 
valizlerimizi bırakıp biraz dinlendikten sonra otelden ayrıldık.



Days Inn Hotel , 94th Street


CADDELER



Ahmet Davutoğlu'nun Medeniyetler ve Şehirler kitabında New York'un yüksek binalarına yaptığı vurguyu şehre girer girmez hissetmeniz mümkündür.
Bu yüksek binalardan bir tanesini bakmak için başımı neredeyse sırtıma doğru 90 derece kaldırdım ve binanın sonunu anca öyle görebildim; bir diğerine de bakarken binanın son katlarının havada oluşan siste kaybolduğuna şahit oldum.


Ayrıca caddelerde gezerken aklınıza gelebilecek bütün dünya markalarını rahatlıkla görebilirsiniz.








TİMES SQUARE

Times Square Meydanı West 42. Cadde'nin Broadway ve Seventh Avenue ile kesiştiği kavşak ve etrafındaki alandır. 
Times Square Meydanı  Kesin sınırları olmamakla birlikte aşağı yukarı doğuda Sixth Avenue, batıda Eighth Avenue, güneyde 40. Cadde ve kuzeyde 53. Cadde'dedir.

Filmlerde gördüğüm ışıl ışıl Times Square Meydanı'na geldiğimizde gerçekten çok heyecanlıydım. O heyecanla fotoğraf ve video çektikten sonra hemen oradaki insanların oturduğu merdivende bir müddet oturduktan sonra saatin geç olmasından dolayı oradan ayrıldık ve otele giderken yol kenarlarında çok fazla Pakistanlı (?) dürüm tarzı helal yiyecekler satan insanlar gördük.

Otele gittik ve Amerika'da son gecemiz olan 2 Ekim'de otelde uyuduk sabah olunca da bir Azeri arkadaşımla beraber valizlerimizi alıp Brooklyn Bridge için otelden ayrıldık. Diğer 2 arkadaşımızın uçuş tarihleri bizimkinden farklı olduğu için onlar otelde kaldı.


Yolda giderken bir kaç tane sokak gösterisi izlemeye imkanımız oldu ve bazı yapıları gözlemledim. Binaların çoğunda ufaklı büyüklü heykeller vardı, hatta bazılarında o kadar çok heykel vardı ki onları oraya nasıl yaptılar diye düşünmeye başlamıştım.



BROOKLYN BRIDGE


Ve Amerika maceramızın son durağı olan New York'ta son ziyaret noktamız Brooklyn Bridge'e valizlerimizle geldik.
Köprü gerçekten kalabalıktı ve belirli aralıklarla hediyelik eşyalar satan insanlar vardı bununla birlikte bisiklet yolu da mevcuttu köprüde.

Azeri arkadaşımın önceden fotoğraf çektirdiği bir fotoğrafçı vardı köprüde, onun yanına gittik ve arkadaşım fotoğraf çektirmeye başladı. Normalde bir tane fotoğrafın ücreti 10 Dolar'dı ancak sayı arttıkça fiyat düşüyordu. Fotoğrafı çektikten sonra size gösteriyor ve hangilerini beğenirseniz onları size mail yoluyla gönderiyordu. Ben de sırf fotoğraf çeken adamın kibarlığından dolayı bir tane fotoğraf  çektirmek istedim ve adam işini gayet iyi yapıyordu.
Fotoğrafı Çeken Fotoğrafçı



Bedeli 10 Dolar Olan Fotoğraf



Ve uçuş saatimizden 5 saat önce Brooklyn Bridge'den ayrılıp bulduğumuz ilk kafe olan Starbucks'ta kahve içerken dinlenmeye başladık.
O anki atmosfer çok hoştu, sessiz ve sakin bir şekilde Amerika'da son saatlerimizi geçiriyorduk...

Yarım saat sonra kafeden çıktık ve arkadaşımın havalimanı farklı olduğu için orada selamlaşıp ayrıldık ve ben havalimanına doğru yola koyuldum ancak yol uzun ve çok karışıktı. Yolda adres sorduğum Müslüman bir aile bana yardımcı oldu ve benimle tren istasyonuna kadar 15-20 dakika boyunca yürüdüler. Ardından trene binip havalimanına ulaştım ve güvenlik noktalarından pasaport kontrol işlemlerini halledip geçtim.


HAVALİMANINDA UNUTAMADIĞIM BİR OLAY


Kontrol noktalarından geçtikten sonra yanlışlıkla güvenlik alanından çıktım ve yanıma gelen güvenliğe , tepkisini gerçekten merak ettiğim için, ' Ben Müslüman'ım ve ibadet için yer arıyordum' dedim. Zenci ve Hristiyan olan kadın güvenlik telsizden anons geçip havalimanında, onların dilinde, meditasyon merkezi var mı diye sormaya başladı ve benimle havalimanında 15-20 dakika boyunca yürüdü. Yer olmadığını telsizden söylediler ve kadın güvenlik de bana '  Üzgünüm ama havalimanında ibadet etmek için yerimiz yokmuş ancak şuradaki kafelerin orada musait gördüğün herhangi bir yerde ibadetini yapabilirsin dedi ve yanımda ayrıldı. 10-15 dakika sonra güvenlik noktasından tekrardan geçmek için geri döndüm ve kadın güvenlik hemen oradaydı, yanına gidip çok teşekkür ederim dedim ve kadın o kadar kibar ve enerjik bir ifadeyle 'Rica ederim' dedi ki o ses tonlamasını hala unutamadım.


Ardından uçağa binip İstanbul'a geldim, 105 gün boyunca yabancı insanlarla farklı bir ülkede olup yabancı bir dilde hayat sürdürdükten sonra kendi ülkeme gelip Türkçe duymaya başlayınca kendimi o kadar tuhaf hissettim ki anlatamadım.

Güzel insanlarla çok güzel bir 105 gün geçirdim ve bunun etkisi aralıksız üzerimden 5 ay boyunca geçmedi, ayrıca ilk yurtdışı deneyimim olan Amerika'dan sonra en büyük hobimin farklı ülkelere seyahat edip, farklı kültürlerde farklı insanlar tanımak olduğunu öğrendim.
Amerika'ya gitmeden önce kafamda çok fazla soru işareti vardı ancak ilk adımı atınca her şey gerçekten çok daha kolaymış...

Bu yaz tekrardan  Amerika'ya gitmek için işlemlere başladım, umuyorum ki çok daha güzel bir Amerika macerası biriktireceğim ve bu sefer bambaşka olacak çünkü ilk acemiliğimi üzerimden atmış olarak orada olacağım.

Son bir söz söyleyip Amerika yazımı burada bitireceğim:
Eğer kafanızda yapmak istediğiniz bir hayaliniz ya da bir eyleminiz varsa hemen şimdi yapın; ne bir gün sonra ne de bir yıl sonra, hemen şimdi yapın çünkü ''Bu hayat hiçbir şeyi erteleyecek kadar uzun değildir...''

Niagara Falls, Amerika

Boston'dan ayrılıp Niagara Falls için yola koyulduğumuzda Niagara Falls'a gelmeden önce pansiyon tarzı bir yerde 1 geceliğine 4 kişi için 60 Dolar ödeyip konakladık ve sabah da yola çıktık.








YANLIŞLIKLA KANADA'YA NASIL GİRİLİR?


Niagara Falls'a geldik ve bir hata yaptık. Niagara Falls Amerika ile Kanada sınırı arasındadır ve biz bir görevliye sorup Niagara Falls için köprüden geçtik ancak bir baktık ki geçtiğimiz köprü Kanada'nın sınır geçiş köprüsüymüş...
Görevlilere durumu açıklamaya çalıştık ancak köprüye giriş yaptığımız için geri dönemiyormuşuz, pasaportlarımızı verdik ve görevli, aracı sola polis ofisinin önüne çekmemizi istedi. 
Biz aracı sola çektik ve hemen polis ofisinden 4 tane polis geldi ve araçtan inip duvarın orada beklememizi istediler ardından biz polis ofisine girdik ve içerde beklemeye başladık. Sponsorumuz olan CIEE'i aradık ve yetkililerle konuşup problemin çözülmesini bekledik ancak konuşma yapamayız dediler ve bizi orada 3-4 saat boyunca beklettiler. Ardından yanlışlıkla girdiğimize dair bilgilerimizin olduğu bir kağıt verdiler ve aracı alıp bu sefer de köprüden Amerika'ya girecektik. Bu arada biz ofisteyken polisler aracın her yerini aramışlar.
Köprüden geçtik bu sefer de Amerika'nın polis ofisine girdik ve çok kısa bir süre bekledikten sonra Niagara Falls için artık serbesttik ancak saat 16.00'dı, havanın kararmasına çok az bir süre vardı ve akşam oradan ayrılıp Newyork'a gidecektik.




Niagara Falls gerçekten de büyüleyici bir güzelliğe sahiptir, özellikle günbatımına doğru. Ayrıca şelalede gemiyle belirli saatlerde tur düzenlenir. Niagara Falls'tan yarım dakikada 168.000 metreküp su akar. Burada çok fazla Çinli ve Japon görürsünüz.

Şelalenin orada yağmurluk satıyorlar, yağmur yağdığında ya da gemi turunda gemide giymek için, çünkü şelaleden üzerinize su gelme olasılığı çok yüksektir.
Şelalenin sol tarafından aşağıya doğru inildiğinde parka ulaşırsınız ve git gide şelaleye yaklaşırsınız, o muazzam atmosferde bol bol fotoğraf ve video çekip o anı ölümsüzleştirmek gerçekten mükemmel olacaktır.

Ayrıca şelaleye en yakın alışveriş merkezinde hediyelik eşyalar satılıyor ve alışveriş merkezinin içinde yan yana sıralanmış farklı ülkelerin restoranları bulunmaktadır.

Burada her ne kadar çok fazla zaman geçiremesek de o büyüleyici şelaleyi hala unutmadım, umarım tekrardan gitmek nasip olur..

Ve akşam hava karardığında ayrılmak zor olsa da Niagara Falls'tan ayrılıp son durağımız olan  New York için yola çıktık...

Boston, Amerika

Massachusetts, Boston
 Washington'dan sonraki durağımız Philadelphia'ydı ancak burada Apple Store'dan o zaman için yeni çıkmış olan Iphone 7'yi almak dışında çok fazla vakit geçirmediğimiz için Philadelphia'ya ait tek bir fotoğraf ekleyip Boston'a geçmek istedim.
Boston'a ulaştıktan bir kaç saat sonra yağmur başladı ve T.J. Maxx'den 50 Dolar'a aldığım (Türkiye'de 800-1200 TL) su geçirmez Columbia marka mont ile yağmura aldırmadan gezmeye başladık. Ayrıca aynı alışveriş merkezinden 15 Dolar'a Tommy Hilfiger marka bir cüzdan aldım.
(Marka ve fiyatları vermemin nedeni ucuzluğuna dikkat çekmek içindir.)



Philadelphia

Boston gerçekten çok nezih bir yer, merkezdeki binaların yüksek olmasına karşın yerleşim merkezindeki evler genelde 2 katlı gibi alçak evlerden oluşuyor.
Harvard ve Cambridge Üniversiteleri burada olduğu için çok fazla öğrenci ve öğrenci mekanları var, özellikle üniversitelerin çevresinde yoğunlaşıyor bu mekanlar. Burada öğrenci olmayı gerçekten çok isterdim ancak Boston biraz pahalıydı.
Akademik kuruluşlarıyla ün salan Boston'da 250.000'in üzerinde yükseköğrenim öğrencisi ve 100'den fazla kolej ve üniversite vardır, bu nedenle Boston 'Amerika'nın Atinası' (The Athens of America ) ünvanını elde etmiştir.

HARVARD UNIVERSITY


Harvard University, Boston
Ve en çok merak ettiğim, Harvard Üniversitesi.
 Dersliklere girmedim ancak çevresi ve bahçesi normal bir üniversiteydi. Ayrıca üniversitenin karşısında Harvard Art Museums var ve giriş o zaman için 6 Dolar'dı.
Bizim gittiğimizde üniversitenin bahçesinde öğrenciler ufak bir eylem yapıyordu ben de sandalyeye oturup poz veriyordum o anda.
Üniversitenin çevresinde çok fazla kafeterya var ayrıca sessiz sakin bir şekilde herkes hayatını sürdürüyor.









KONAKLAMA

Konaklama için ilk önce bir otele gittik fiyat sormak için, oldukça lüks görünen otelin resepsiyonundaki görevli bir ya da iki gece için 500 Dolar demişti ve fiyat bize çok yüksek geldi. Fiyatın bizim için çok yüksek olduğunu ve öğrenci olduğumuzu farkedince kendisi ucuz otel aramaya başladı bizim için ama onun buldukları da pahalıydı.
Ardından bizim bulduğumuz Days Inn Hotel'e gidip resepsiyonda pazarlık yapıp 4 kişi için iki geceliğine 180 Dolar'a anlaştık. 
Otelde tadilat vardı ancak bizi rahatsız eden bir durum olmadığı için keyifli bir şekilde iki günümüzü bu otelde geçirdik.

Otelden ayrılıp cuma namazı için Yusuf Mosque diye bir camiye gittik ve namazdan sonra da caminin altında 8 Dolar'a yemek veriyorlardı. Yemek aldık ve bizim öğrenci olduğumuzu öğrendikten sonra bir tabak da yolda yememiz için fazladan verdiler.  
Ardından da Niagara Falls ( Niagara Şelalesi) için yola koyulduk...


Washington, Amerika

Washington Monument
Araba kiralayıp seyahatimizin ilk durağı olan Washington'a girerken inanılmaz bir şekilde heyecanlıydık.
Washington'da ilk fotoğrafımızı çekip hemen bir otopark bulduk ve arabayı otoparka bırakıp gezmek için yola koyulduk.
Washington'da çok fazla müze var ve gittiklerimizin hepsi de ücretsiz ve oldukça büyüktü.
Hepsine gidecek kadar fazla zamanımız yoktu ancak en iyilerine gittiğimizi düşünüyorum.








MÜZELER

Smithsonian National Museum of Natural History

National Museum of the American Indian




National Museum of American History: Presidential Podium


National Air And Space Museum

Abraham Lincoln, Washington

BEYAZ SARAY

White House, Washington
Bizim gittiğimiz tarihlerde başkanlık seçimleri olduğu için çok fazla basın Beyaz Saray'ın önünde bekliyordu.
Ayrıca çok fazla polis vardı ve fotoğraf çekerken hiç umursamadan önümüzden geçiyorlardı.
Beyaz Saray'ın hemen karşısındaki parkta çok fazla sincap var ve insanların yanlarına kadar gelip, insanların verdiği yiyecekleri yiyorlar.












PEKİ NE YEDİK?

Müzelerin orada arkadaşımla adını hatırlamadığım bir kafede oturup 5 Dolar'a bir tatlı alıp yemiştim ve bu mekan çok hoş bir yerdi bu yüzden o kafenin atmosferini hala unutamadım.
Ardından internetten bulduğumuz bir kebapçıya gittik, adı Grill Kabob'tu. Grill Kabob'ta seçtiğiniz menüye göre alttaki resimdeki gibi bir tabak geliyor . Bu menüde kebap,pilav,nohut ve içecek vardı ayrıca yanında ekmek ve sos veriyorlar, ücreti de 18 Dolar'dı.


Grill Kabob, Washington
Washington'da Adını Hatırlamadığım Bir Kafe


KONAKLAMA

Days Inn Alta Vista Hotel
Konaklama için merkeze yakın ve uygun fiyata bulduğumuz Days Inn Hotel'de kaldık.
Ücretini tam hatırlamıyorum ama 4 kişi için 120 Dolar gibi bir ücreti vardı.
Otel küçüktü ama rahat bir yerdi odaları da temizdi.
Gittiğimiz tarihte başkanlık seçimleri olduğu için gündemde Donald Trump ve Hillary Clinton vardı bu yüzden televizyonda onları takip ediyordum.


DİYANET CENTER OF AMERİCA


Washington'dan ayrılıp Philadelphia için sabah yola çıktık ve yolumuzun üzerinde Mrylan'ta olan, Washington DC merkezine 10 mil uzaklıkta olan Diyanet Center of America'ya uğramak için plan yaptık.
Bu caminin açılışını Recep Tayyip Erdoğan yaptı ve özel olarak bizzat kendisi ilgilenmiş.
Caminin toplam alanı 879 metrekaredir ve 1000 kişilik kapasitesi vardır. Buraya cami demek yetersiz kalır çünkü içinde konaklamak için otel, spor salonu, yüzme havuzu, hamam, sauna, jimnastik salonları, konferans salonu ve kütüphane gibi çok fazla alan var.
Gerçekten çok farklı bir yer burası, kesinlikle ziyaret edilmeli !

10 Kasım 2017 Cuma

Work And Travel Nedir?

     Üniversitenin hazırlık döneminde fakültenin önünde kurulan standlardan öğrendiğim ve hayatıma büyük dokunuşlar yapan bir program, Work And Travel !


New York

Adının Türkçe'si 'Çalış ve Gez' olan ve genellikle 4 yıllık üniversite programlarına devam eden öğrencilerin  katılabildiği bu programı duyduğumda araştırmaya koyuldum ve sonrasında gitmeye karar verdim. Ancak süreç daha yeni başlıyordu çünkü sponsor bir şirket bulmalıydım, bu programa katılmanın ilk şartı sponsor bir şirket bulmaktı ve yaz boyunca şirketleri araştırdım. Aslında çok fazla şirket vardı ve bu şirketlerin çalıştıkları sponsorlar vardı, ben de bunlardan en köklü ve en güvenilir sponsor olan CIEE(Council on International Education Exchange) ile çalışan bir şirket buldum sonunda. Ardından kasım ayı gibi bu şirketin İzmir şubesini aradım ve beni detaylı bir şekilde bilgilendirdiler ancak hala kafamda sorular vardı, çünkü program ücreti ufak bir ücret olmadığı için çok fazla düşündüm. Sonrasında şirketten o programı yapan öğrencilerinden bir iki kişinin iletişim numaralarını istedim ve şirket, o kişilerin izinlerini alarak bana 2 kişinin numarasını verdi.
O 2 kişi kafamdaki tüm sorulara cevap verdi ve sonrasında kesin bir şekilde artık başvuruyorum dedim...

Genel olarak CIEE ile çalışan şirketler İngilizce seviyenize ve not ortalamanıza bakıyor ve dil seviyeniz ya da ortalamanız çok kötüyse kabul etmiyorlar, çünkü işveren ile olan görüşmelerde ve konsoloslukta bir sıkıntı çıkıp gidememe ihtimaliniz oluşacağı için şirketler bu riske girip uğraşmak istemiyorlar.

Gitmeye karar verdiğim şirket not ortalamamı sordu ve telefonda kısa bir dil mülakatı yaptı seviyemi ölçmek için ardından bu programa başvurabilirsin, mutlaka bir iş buluruz sana dedi.Aslında konuşma ingilizcem çok iyi değildi ancak yeterliydi. Program ücreti 1800 Dolar'dı o zaman, 300 Dolar olan ön kayıt ücretini yatırdım. Sonrasında şirket bana onların oluşturduğu platformda bir CV oluşturmak için  kullanıcı adı ve parola içeren bir kaç mail attı .
Aslında bu CV'nin 2 amacı var: Birincisi işverenler buradan size bakabiliyorlar, diğer amacı ise şirketiniz DS160 formunuzu buradaki bilgilerinize bakarak dolduruyor.
(DS160 Formu : ABD Göçmen Olmayan Vize Başvuruları için zorunlu olan, sizin ve aileniz bilgilerinin bulunduğu uzun bir formdur.)

Adımları takip edip CV'yi oluşturdum ve şirketin sözleşmelerini indirip onları imzalayıp geri İzmir'e gönderdim. Sözleşmeler genel hatlarıyla ne durumlarda ücret iadesi oluyor ne durumlarda olmuyor gibi şeyleri içeriyordu. Özetlemem gerekirse eğer siz programdan caymazsanız ve şirketten kaynaklı bir sorun oluşursa şirket bütün paranızı geri iade ediyor; ancak sizden kaynaklı bir durum oluşursa 300 Dolar şirketin oluyor ve başka bir ücret verdiyseniz onları geri alıyorsunuz.

İşlemleri bitirdikten sonra şirket size dil seviyenize göre ellerinde olan işleri sunuyor. Bana da sundular ancak her ne olursa olsun ben housekeeperlık (özetle otel odası temizlemek) yapmak istemiyorum dedim ve bana Amerika'nın Virginia Eyaleti'nde, Virginia Beach'te Fairfield Inn adlı bir otelde saatlik ücreti 8.75 Dolar olan breakfast attendant (kahvaltı sorumlusu) işini sundular. Ve 1 hafta iş,otel ve eyalet hakkında araştırma yaptıktan işi kabul ettim. Ve tabi ki de işi benim kabul etmem bir şey ifade etmiyor, işverenin de beni kabul etmesi gerekiyor. Şirket bu iş  görüşmesi için belirli bir tarih ve saat verdi, o tarihte ve saatte Skype'tan canlı iş görüşmesi yapacaktım. İşveren Skype adresimi oluşturduğum CV'den aldı ve görüşme tarihine 1 hafta kala beni ekledi.
Şirketin bana verdiği tarihe kadar şirketin mail olarak gönderdiği örnek mülakat sorularına baktım ve Youtube'tan da mülakat videolarını izledim ancak bir arkadaşım ile de Skype'tan kendimi alıştırmak için mülakat yapmıştık, o bana sorular soruyordu ben de mülakattaymışım gibi cevaplar veriyordum.


İŞVERENLE SKYPE'TAN İŞ GÖRÜŞMESİ

Ve beklenen tarih geldi...

Kendi internetimde bir problem olma ihtimaline karşı arkadaşımın evine gittim ve Skype'ta işverenin beni aramasını bekliyordum. İşveren 4 -5 saat geç de olsa beni aradı, ses ve görüntüde sorun olup olmadığını kontrol ettikten sonra bana nasılsın gibi  sorular sorup ısındırdı, ardından da iş hakkında konuşmaya başladık.
İş hakkında deneyimin var mı gibi sorular sordu ve sonrasında da en önemli soruyu sordu: ''What can you offer for the company?'' Yani özetle biz seni neden alalım, bize ne verebilirsin ?

Hepsine cevap verdi, bana ne tarihler arasında çalışabileceğimi sordu ve ben cevapladıktan sonra da bir sorunuz var mı dedi ardından da bir sorumun olmadığını söyledim ve görüşmeyi sonlandırdık.

Yarım saat sonra şirket beni aradı ve :''Yunus şirket sana başka bir iş teklif etmiş sen de kabul etmemişsin:'' dedi. Ben böyle bir şey olmadığını söyledim görüşmenin gayet güzel geçtiğini hatta tarihleri de konuştuğumuzu bildirdim ve bir gün sonra beni geri aradılar meğerse benim evraklarımı diğer öğrencilerin evraklarıyla karıştırmışlar, sonrasında tebrikler Yunus, işi almışsın  dediler ve o an gerçekten çok sevinmiştim.

CIEE MÜLAKATI 

Bu mülakat için gerçekten heyecanlanmaya hiç gerek yok çünkü canlı bir mülakat değil. CIEE size kullanıcı adı ve parola içeren bir mail gönderiyor, o bilgilerle CIEE'in sitesinden giriş yapıp oradaki mülakatı hazır olduğunuzda gerçekleştiriyorsunuz. Bu mülakatın içeriği: Mülakata başla deyince mülakat başlıyor ve toplam 4 sorunuz oluyor. İlk üç soruyu sistem otomatik olarak soruyor, örneğin ''Eğer bir hayvan olmuş olsaydınız hangisini seçerdiniz ve neden?'' gibi sorular ve her biri için 1 dakika süreniz oluyor; 4. soruda da 3 dakika boyunca özgürce istediğiniz konuda İngilizce konuşuyorsunuz ardından da  orta-ileri gibi İngilizce seviyeniz oluşuyor ve bunu bir hafta gibi bir süreçte size mesajla bildiriyorlar. 


Ardından konsolosluk vize işlemleri için hazırlıklara başlıyoruz...
Başvuracağınız vize türü J-1 Değişim Vizesi'dir ve bu vize mülakatına girebilmeniz için  DS formunuzun gelmiş olması gerekiyor. Bu saydıklarımı Türkiye'den başvurduğunuz şirket sağlıyor sizin için, siz karışmıyorsunuz. Bu evrakların yanında öğrenci belgesi,transkript gibi bazı belgeler de olmak zorunda ve bu belgeleri siz temin etmek zorundasınız.

Ancak şirkete, vize randevusu için 160 Dolar, Sevis Ücreti için 35 Dolar, uçak bileti için ortalama 650-750 Dolar ve konaklayacağınız yer depozito istiyorsa onun için de ortalama 100 Dolar vermeniz gerekiyor . Şirket sizin adınıza Sevis Ücreti'ni ödüyor ve vize randevunuz ile uçak biletinizi alıyor. Yani size kalan, belirtilen tarih ve saatte istenilen bütün evraklarla birlikte konsolosluğa gitmek...
(Şirketler uçak biletlerini sizin adınıza aldıkların kendileri de komisyon alıyor. Tavsiyem vizeniz elinize geçtikten sonra kendiniz alın uçak biletinizi ve mutlaka esnek alın.)


KONSOLOSLUK VİZE MÜLAKATI


     Gerekli Evraklar:
  • Pasaport
  • Biometrik fotoğraf
  • DS160 Formu
  • DS Formu
  • İş sözleşmesi
  • Sağlık sigortası
  • Ve geri döneceğinizi destekleyici belgeler


Bu mülakat herkesin korktuğu bir mülakat ancak gerçekten korkulacak hiçbir şey yok. Olay tamamen sizin özgüvenli ve rahat olmanızda bitiyor. Kendi vize mülakatımı anlatıyorum hemen...

İstanbul'da Sarıyer'deki konsolosluktan randevumu aldım ve 1-2 saat erkenden gittim. Randevu saatime az bir süre kalınca güvenlik kapıyı açtı, randevu saati gelenleri toplu olarak içeriye aldılar ve girişte üst araması yaptılar. Üst aramasından sonra 30-40 metre ileride fotoğrafınızı kontrol ediyorlar ve uygun değilse tekrardan çektirip öyle geliyorsunuz. Fotoğrafınızda sıkıntı yoksa ilerliyorsunuz ve 20 metre ilerideki cam kapının önünde bekliyorsunuz, kapıdan ses gelince içeriye 3 ya da 4 kişi alıyorlar. Aldıkları kişiler çanta,çeket ve hırka gibi eşyalarını kutulara koyup cihaza bırakıyorlar ve siz de X-ray cihazından geçiyorsunuz.  Sonra 15 metre ilerideki asansörden mülakat katına yukarı çıkıyorsunuz. Asansörden çıkınca sola 20 metre ve sağa da 10 metre yürüyünce asıl salona geliyorsunuz. Kapıyı açıp hemen girişte bekleyen görevlilere pasaport ve DS160 Formu'nu veriyorsunuz, ardından da size randevu numarası veriyorlar. Burayı tamamıyla bir banka gibi düşünebilirsiniz. Hemen girişte 2 tane sıra fişi veriyorlar bir tanesi evrakları kontrol etmek için, diğeri de mülakat için ama ikisinin de numarası aynı. 
Sıra fişinizi aldıktan sonra hemen ilk baştaki camlı gişeye gidip evraklarınızı verebilirsiniz,kontrol edecekler. Sonra ordan çıkıp hemen sağındaki camlı gişeye pasaportunuzu verip 10 parmak izi vereceksiniz.Ve bu işlemin ardından arkada bulunan koltuklarda oturabilirsiniz.
Mülakat yapacağınız yerler ve evraklarınızı teslim ettiğiniz yerler hep camlı bölmelerden oluşuyor ve iletişimi mikrofon ve hoparlör gibi cihazlarla sağlıyorsunuz. Bekleme alanında lavabo ve temiz içme suyu var, rahatlamak için içebilirsiniz.
Sıra numaranızı iyi takip edin ve tavsiyem gişelere yakın oturup sorulan soruları dinleyin, kendinizi ona göre hazırlayın.
Hatta giriş konuşması tasarlayın kafanızda.

Ben : ''Merhabalar, şuan biraz heyecanlıyım ama İngilizce konuşmak beni mutlu ediyor.'' demiştim ve bana hiç soru sormadan, kendisi gideceğim yer ve iş hakkında bişeyler konuştuktan sonra vizemi onayladı.

Sıra numaranız yanınca güler yüzlü bir şekilde gişenize gidin, kafanızda giriş konuşmasıyla sıcak bir selam verin. Ardından sizin evraklarınızı isteyecektir ve alttaki boşluktan evraklarınızı konsolosa verin.

Konsolos bir yandan evraklarınızı inceleyecektir ve bir yandan da size sorular soracaktır. 2016 yılına kadar herşey çok daha kolaydı ama konsolosluğun 2016'dan sonra özellikle son sınıf öğrencilerinin konsolosluğu geri geleceğine ikna ettiği halde geri gelmediklerini gördükten sonra işler biraz daha zorlaştı.

1. ve 2. sınıfsanız sizin geri geleceğinize dair sorular sormazlar çünkü mezuniyetinize daha 2,3 sene olması en iyi teminattır geri gelmeniz için.Genel olarak nereye gidip ne iş yapacağınızla ilgili sorular sorup ingilizcenize bakarlar. Not ortalamanıza ve transkriptinize de bakarlar. 

3. sınıfsanız size fazladan, geri geleceğinize dair sorular sorular sorabilirler. Mezun olunca ne yapacaksınız? gibi. 

4. sınıfsanız eğer durum en risklisidir. Dediğim gibi 2016'dan sonra gidip geri gelmeyen çok fazla son sınıf Türk Öğrenci olmuş, kendim de bizzat şahit oldum. Bu nedenle geri geleceğinizi onları inandırmanız gerekiyor. Önceden şirketlerden alınan yazılar ya da üniversitelerden alınan referans kağıtları çok işe yarıyordu ama artık bu süreçten sonra onları da çok fazla sorgulayacaklardır. 

Öğrencinin birinden bizzat dinledim : '' Dönünce çalışacağıma dair bir yazı almıştım bir yerden, konsolosluk o işletmeyi arayıp sormuş gerçekten çalışacak mı diye. Sonra okulumun öğrenci işlerini aramışlar, transkript gerçek mi diye.''




Bana 2016'da soru sormadan vize vermelerinin en önemli nedenleri ise özgüvenli gibi davranıp konuşmaya ilk benim başlamam ve 1. sınıf olmamdır. 

2018'de ise 3. sınıftaydım ve sorduğu sorular :


  • Nereye gideceksiniz?
  • Ne iş yapacaksınız?
  • 2016'da Amerika'da nereleri gezdiniz?
  • Bu sefer nereleri gezmeyi planlıyorsunuz?
  • Ne zaman mezun olacaksınız?
  • Mezun olunca ne yapacaksınız?
  • Türkiye'nin dışında herhangi bir yerde bulundunuz mu?

Son sorduğu soruya: ''Evet, İspanya,Fransa, İtalya ve Almanya gibi 15 ülkede bulundum.'' dedim ve woww dedikten sonra onayladı vizemi. 


Konsoloslukta her türlü sorular sorulabiliyor:


  • Annenizin doğum tarihi ne zaman? 
  • Reis denince aklınıza kim geliyor? gibi.


Burada verdiğiniz cevaplar mutlaka doğru olsun, her ne olursa olsun doğru olsun. Çünkü bu soruların mutlaka bir amacı vardır, dürüstlüğünüzü test ediyor olabilirler.

Genel olarak vize görüşmesinde tavsiyem:
Özgüvenli görünün, ingilizceniz iyi değilse bile heyecanlı olduğunuzu bildirin ve yapacağınız hataları da bu heyecanınıza bağlasınlar. Ve kesinlikle vize görevlisinin yüzüne :'' Hadi sor .'' der gibi bakmayın, konuşun mutlaka. Eğer ağzına bakarsanız sizi çok terletebilirler.

VİZE SONRASI

Vizeyi teslim aldık ve sonrasında gideceğimiz günü beklemek kalıyor. Bu süre zarfında Türkiye'den başvurduğunuz şirketin Amerika için oryantasyonu olur mutlaka ve buna katılabilirsiniz. Yolculuk,çalışma, Amerika'da kullanmak için telefon hatları ve sağlık konuları gibi başlıklardan oluşuyor bu oryantasyon.
Amerika'ya giderken cebinizde 800-1000 Dolar mutlaka olması gerekiyor çünkü ilk paycheck (2 haftada bir verilen maaşlar) tarihine kadar harcamalarınız olacak ve konaklama ücretinizi ev sahibine vermeniz gerekecektir.

Yolculuk tarihinize yakın bir zamanda valizinizi ayarlayabilirsiniz ama valizinizde neler olmalı ve neler olmamalı ?

Açıkçası özel eşyalarınızı fazla fazla koyup pantolon, tişört, hırka ve ayakkabı gibi eşyalarınızı en fazla ikişer tane koymalısınız. Çünkü orada 3 ay boyunca çalışacaksınız ve travel kısmında da valizinizin yük olmasını istemiyorsanız valizinizi hazırlarken fazlasıyla düşünün. Ama ağrı kesici, ateş düşürücü vs gibi ilaçlardan mutlaka almalısınız hatta gitmeden önce doktora gidip muayene bile olabilirsiniz çünkü Amerika'da sağlık sektörü inanılmaz pahalı. Örneğin , arkadaşım sahilde bayıldı, acile götürüp geri getirdiler ve 500 Dolar fatura geldi...


ADIM ADIM AMERİKA

Uçuş tarihiniz geldi, havalimanına gittiniz ve kontroller vs derken Amerika'ya ulaştınız. Amerika'ya ulaştığınızda havalimanında size bir form veriyorlar ( eğer uçakta doldurduysanız bu formu havalimanında doldurmuyorsunuz) onu dolduruyorsunuz ardından ülkeye giriyorsunuz. İşvereniniz sizi karşılayıp almayacaksa konaklayacağınız yere Uber, Lyft, taksi ya da otobüs gibi araçlarla ulaşabilirsiniz. Genelde öğrenciler iş başlama tarihinden en az 3-4 gün önce gidiyorlar alışmak ve dinlenmek için. 
Evinize ulaştığınızda ailenize,Türkiye'den başvurduğunuz şirkete ve Amerika'da çalışacağınız şirkete haber vermelisiniz, 'ben geldim' diye.


VE İŞE BAŞLIYORUZ

Birinci İşimden, İş Arkadaşlarımla

Çalışma tarihiniz geldi ve iş yerinize gittiniz. En başta birkaç gün oryantasyon eğitimi verirler ve sonrasında düzenli çalışma saatleriyle çalışırsınız. İlk defa yurt dışına çıkıyorsanız ve İngilizce seviyeniz çok iyi değilse ilk başlarda insanları anlamakta güçlük çekebilirsiniz ama 2 haftaya alışırsınız mutlaka. Ve 1-2 haftaya Social Security Number'a (Sosyal Güvenlik Numarası) başvurup onu teslim almalısınız. Bunu ya kendiniz gidersiniz almaya ya da işverenle birlikte gidersiniz. Kasaba gibi merkeze uzak bir yerde çalışıyorsanız işvereniniz size yardımcı olacaktır.

Ben birinci işim olan kahvaltı sorumluluğunu çok sevmiştim, sabah saat 06.00-07.00 gibi başlıyordum ve 11.00-12.00 gibi işim bitiyordu.Yaptığım iş ise , kahvaltı alanında eksilen kahvaltılıkları doldurmak ve  gelen müşterileri karşılamak eğer bir ihtiyaçları olursa da onlara yardım etmekti. İşim bittikten sonra da eğer otelde ihtiyaç varsa housekeeper ve houseman olarak çalışıyordum. Otelde kahvaltı bölümünde olduğum için kahvaltıyı otelde yapıyordum hatta eve giderken de bir yemek tabağı hazırlayıp veriyorlardı ve böylece pek fazla yemek masrafım olmuyordu.

Otelde saatlik çalışma ücreti 8.75 Dolar'dı ve haftalık 41 saatten sonra mesai olduğu için saatlik ücret 13.25 Dolar oluyordu, bunlara ek olarak da bahşiş alıyordum.

PEKİ YA İKİNCİ İŞ NE OLACAK?



Eğer çalışmak istiyorsanız ve ikinci iş bakıyorsanız hızlı olmalısınız çünkü öğrenciler hızlı davranıyor ve ilk gelen işi kapıyor. Ben çalıştığım otelin karşısındaki pizzacıya otobüse binmek için para bozdurmaya gittim ve oranın sahibi tam parayı verirken bir anda ''Are you hiring?'' dedim, o da gülümseyerek ''We are hiring '' dedi. Karşıdaki otelde kahvaltı sorumlusu olarak çalıştığımı söyledim, patron İranlı'ydı ve Türkleri seviyor ve Türklere çok güveniyordu. Kısa bir mülakattan sonra 3 günlük ücretsiz eğitim verdi ve ardından işe aldı beni.
Çalışma saatlerimi oteldeki işime göre ayarlıyordu, oteldeki işim bitince pizzacıda başlıyordum çalışmaya, ya da yardıma ihtiyacı olursa Whatsapp'tan mesaj atıyordu ona göre daha erken gidiyordum.
Pizzacıda saatlik ücretim 7.50 Dolar'dı ve mesai ücreti yoktu ama bahşişlerim oluyordu.

Başlarda mutfakta patates kesip onları 3 dakika az pişmiş olarak stokluyordum sonrasında git gide daha fazla şey öğrendim özellikle pizza yapmayı.Sonrasında patron beni kasaya geçirdi ve sipariş almaya başladım. Son 20 günüme doğru gündüz 3 gibi patron eve gidiyordu ve  anahtarı bana veriyordu, çünkü tamamıyla güveniyordu bana.

İki işimde de 25 Eylül'e kadar çalışacaktım ve son çalışma günümde oteldeki bütün çalışma arkadaşlarımla vedalaştım, otelde işim bitti ve pizzacıda da son iş günümü çalışıp 'Work' kısmını bitirecektim...

Patron normalde 15.00 gibi giderdi benim son günüm diye 17.00'a kadar bekledi ve bana bir gün sonra 'Travel' için yola çıkacağımızı bildiğinden dolayı bir kaç poşet cips verdi ve namaz kılmak istediğimde, namaz kılmak için kilim tarzı bir şey vermişti. Dükkandan ayrılmadan önce bana bir zarf verdi, içinde 100 Dolar vardı ve 390 Dolar olan son paycheck'im için de 400 Dolar verdi. Gitmeden önce son fotoğrafımızı çekildik (yukarıya eklediğim fotoğraf) ve giderken de dükkandan almak istediğin, yemek istediğin her ne varsa alabilirsin dedi ve vedalaştık...

Akşam 23.00 civarında dükkandan atıştırmalık bir kaç bir şey ve içecek alıp, dükkanı kilitledim, anahtarı da yanımdaki arkadaşa patrona vermesi için teslim ettim. Ardından da bisikletimle Virginia Beach'te son gecem olduğu için sahile gittim ve bir bankta oturup derin derin su seslerini dinleyerek karnımı doyurdum, sonrasında yarın 'Travel' için yola çıkacağımızdan dolayı eve gittim ve valizimi hazırlayıp gece 03.00 civarında uyudum....

Birinci işimde 3 ay çalıştım ve 5.600 Dolar kazandım; ikinci işimde de 2 ay çalıştım ve 2200 Dolar kazandım. Bunlara ek olarak 3 ay boyunca en az 500 Dolar bahşiş aldım. 
Ve 1. işimden 700 Dolar 2. işimden de 19 Dolar vergi kesildi, bu vergilerin bir kısmını Türkiye'ye dönünce geri alabiliyorsunuz.

Not: Verdiğim rakamsal değerlerde ve şirketlerin program işleyiş süreçlerinde güncellemelerden dolayı ufak da olsa farklılık olabilir.



BANKA HESABI AÇTIRMAK

Amerika'ya ulaştıktan sonra ilk fırsatta banka hesabı açtırın. Banka sizden Social Security Number'ınızı isteyecektir, eğer henüz elinize geçmediyse bildirin ve elinize geçince bankaya verin bilgilerinizi.
Yakınlarınızda Bank of America varsa hesabınızı orada açtırabilirsiniz çünkü her yerde şubesi var, sizin için kolaylık olacaktır.

Banka size hesap bilgilerinizin olduğu, işvereninize verebileceğiniz bir kağıt verecektir. Bunu işvereninize verirseniz, ücretinizi elden paycheck olarak değil de direkt hesabınıza almış olacaksınız ve bu bir kolayık olacaktır sizin için.




MARKETLERDEN ALIŞVERİŞ YAPMAK

Marketler genel olarak ucuz. Walmart ve Fod Lion en ucuzları diyebilirim. 

Domuz eti yemiyorsanız alacağınız ürünlerin içindekiler kısmını iyi inceleyin; bazen orda yazmadığı halde domuz ürünü içerebilir aldığınız ürünler.

Türkiye'de evinizde yaptığınız kurufasülye,pilav ve menemen gibi tüm yemekleri orada yapabilirsiniz kolaylıkla.


2018 Amerika Maceram

2016'da 2. iş olarak çalıştığım işyerinde bu sefer patronun asistanı olarak çalışmaya başladım. Genel olarak kasaya bakıyordum ve 2 haftada bir sabit 1500 Dolar alıyordum. Çalışma saatlerim düşse de yine ücretim sabit maaş gibiydi.


Patronum ve eşi benim ailem gibiydi; ben de onların oğulları gibiydi. Bana maddi ve manevi olarak çok güveniyorlardı. 



WORK AND TRAVEL SELF NEDİR ?

Eğer size bir şirket iş sözleşmesi göndermeyi kabul ediyor ve bunu da sponsorunuz onaylıyorsa normal program ücretinden 500-800 Dolar daha az ücret ödersiniz Türkiye'deki şirketinize. Eğer ilk defa katılıyorsanız programı bu o kadar kolay olmuyor.


TRAVEL PLANI

Evet heyecanlısınız travel için ama hiç acele etmeyin, işinize başlayın ve 1 ay sonra zaten travel için arkadaş buluyorsunuz genel olarak ya da gruplarda bulursunuz kolaylıkla.

Araba kiralarsanız çok daha ucuz olur ama güzel bir rota hazırlamanız gerekiyor bunun için.

Araba kiralayamıyorsanız uçak, otobüs ve trenleri tercih edebilirsiniz.

Kesinlikle herşey çok kolay hiç kormayın ve  endişelenmeyin, sadece cesaret edip adım atın !



NACİZANE GENEL VE ÖZET TAVSİYEM
  • Work and Travel çok güzel bir program ama Amerika'ya gittiğinizde boyun eğmeyin kimseye ve korkmayın. 
  • Haklarınız var ve sorgulayın herşeyi. Aldığınız ücretleri kontrol edin, doğru mu değil mi diye.
  • Türkiye'deyken işveren mülakatından korkmayın, sizi müdür yapmayacaklar. Altı üstü kalifiyesiz işlerde çalışacaksınız.
  • İngilizceniz iyi olmayabilir ama korkmayın ve çekinmeyin kesinlikle. Türkiye'deki gibi kimse size tuhaf tuhaf bakmaz İngilizce konuşurken. İngilizcenize geliştirmek istiyorsanız iyi de olsa kötü de olsa konuşun, böyle böyle geliştireceksiniz kendinizi. 
  • Harcama yaparken Dolar'ı Türk Lirası olarak düşünüp cimri olmayın, alım gücünüze göre hesap yapın. 
  • Evde yatmayın, çıkın dışarı gezin, dolaşın ve etrafı keşfedin; insanlarla tanışın. Sosyal olun.
  • Namaz kılmak istiyorsanız orda da kılabilirsiniz, mescit varsa Cuma Namazı'na da gidebilirsiniz. Oruç da tutabilirsiniz Ramazan'da. 
  • Kiliselere gidin mutlaka, insanlarla tanışın ve onları tanıyın. Dini konuşmalardan hoşlanmıyorsanız mutlaka bildirin yoksa kiliselerde din hakkında konuşmak isterler mutlaka.
  • Para kazanacağım derken kendinize harcayacağınız vakitten kısmayın kesinlikle, eğlenin.

⏩'Travel' kısmında araba kiralayıp gezdiğimiz Washington, Philadelphia, Boston, Niagara Falls ve New York'u; hatta arabayla yanlışlıkla Kanada'ya girip polis merkezinde 4 saat tutulduğumuzu 'Amerika' başlığı altında yayınlayacağım, takip edebilirsiniz.
Yayınladığım yazılarımdan haberdar olmak için sağ taraftaki E-POSTA İLE TAKİP ET kısmına mail adresinizi ekleyebilirsiniz.


FORMDAN GELEN MESAJLARI BAZEN GÖREMİYORUM YA DA GEÇ GÖRÜYORUM BU NEDENLE SORULARINIZ İÇİN LÜTFEN YORUM YAPIN HERKESE FAYDALI OLSUN CEVAPLAR, TEŞEKKÜRLER.

ZÜRİH, İSVİÇRE

  6 Farklı ülkeli Avrupa turumun 5. rotası olan Zürih, İsviçre ! Zürih İsviçre'nin en büyük kentidir. 2018 yılında Zürih Belediyesinde n...